Olması gerekenler

Share

Eğer Ebubekir-i Sıdık gibi yardımlarla ilgili ayetleri işitip; tüm mal varlığını yoksullara dağıtıktan sonra,sadece avret yerlerini hurma yapraklarıyla örttüp,mescide dönecek kadar bir inanca;Hz Ömer gibi, halife olmanın tüm sorumluluğunu ta benliğinde his ederek, sırtına çuvallar yükleyip; ekmek yapsınlar diye yoksulların evine buğday taşıyacak kadar adilane bir istidada sahip olabilseydik;şimdi İslam olarak hak ettiğimiz statüde en zirvede yerimizi alabilecek;

Emevi halifesi Ömer bin Abdülaziz dönemindeki gibi altın bir çağ yaşayabilecektik.

Zengin sofralarınızda iftar vakti orucunucu açtığınız esnada;başkalarının çöp konteynerlerinde yiyecek arıyor olmasını gözlerinizin önününe getirmişliğiniz oldumu hiç?..Veyahut bu pandemide,gündelik çalışan garibin,yasak olduğu için çalışamayıp,evde kalırken ne yiyip, ne içeceğini vicdan aynanızda görüp,yüreğinizin ta derinliklerinden süzülüp gelen bir acıyı his ettiniz mi?Bir salgın vardır ve herkes bundan mustarip…Peki,’ Vay be!..’dedirtecek kadar fakir fukaraya yardımlar tam anlamıyla yapılıyormu;bilinmez.Tek bildiğim meşru dairede makbul olanın noksansız ifa edilmesidir…Tıpkı namazın abdestiz, duasız noksan kalacağı gibi…

Hani müslümanlar kardeşti…Ne oldu o dini duygular?!.Egosal fırtınaya kapılıp gitti mi yoksa…

“Komşusu açken,tok yatan bizden değildir”sözü, bir lafügüzaf’tan mı ibarettir yoksa… Kur’an’da;yardımlarla ilgili onca süre ve ayet varken,bunların tam uygulanmıyor olması kişiyi inandığı dine karşı mesul tutmaz mı?

OLMASI GEREKENLER

Eğer Ebubekir-i Sıdık gibi yardımlarla ilgili ayetleri işitip; tüm mal varlığını yoksullara dağıtıktan sonra,sadece avret yerlerini hurma yapraklarıyla örttüp,mescide dönecek kadar bir inanca;Hz Ömer gibi, halife olmanın tüm sorumluluğunu ta benliğinde his ederek, sırtına çuvallar yükleyip; ekmek yapsınlar diye yoksulların evine buğday taşıyacak kadar adilane bir istidada sahip olabilseydik;şimdi İslam olarak hak ettiğimiz statüde en zirvede yerimizi alabilecek;
Emevi halifesi Ömer bin Abdülaziz dönemindeki gibi altın bir çağ yaşayabilecektik.

Zengin sofralarınızda iftar vakti orucunucu açtığınız esnada;başkalarının çöp konteynerlerinde yiyecek arıyor olmasını gözlerinizin önününe getirmişliğiniz oldumu hiç?..Veyahut bu pandemide,gündelik çalışan garibin,yasak olduğu için çalışamayıp,evde kalırken ne yiyip, ne içeceğini vicdan aynanızda görüp,yüreğinizin ta derinliklerinden süzülüp gelen bir acıyı his ettiniz mi?Bir salgın vardır ve herkes bundan mustarip…Peki,’ Vay be!..’dedirtecek kadar fakir fukaraya yardımlar tam anlamıyla yapılıyormu;bilinmez.Tek bildiğim meşru dairede makbul olanın noksansız ifa edilmesidir…Tıpkı namazın abdestiz, duasız noksan kalacağı gibi…

Hani müslümanlar kardeşti…Ne oldu o dini duygular?!.Egosal fırtınaya kapılıp gitti mi yoksa…

“Komşusu açken,tok yatan bizden değildir”sözü, bir lafügüzaf’tan mı ibarettir yoksa… Kur’an’da;yardımlarla ilgili onca süre ve ayet varken,bunların tam uygulanmıyor olması kişiyi inandığı dine karşı mesul tutmaz mı?


Etiketler: 11 okunma Kaynak: Urfa Yaşam

Türkiye Ajans

[email protected]

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir