Pandemi dönemi televizyon yayıncılığını nasıl etkiledi?
Hayatımızın bir parçası haline gelen televizyon ve akıllı telefonlar, iletişimin en vazgeçilmez araçları olarak dikkat çekiyor. Pandemi döneminin “vatandaş televizyonculuğu” konusunda hızlandırıcı bir etki yarattığını belirten uzmanlar, bu dönemde en fazla artışın içerik yönünden olduğunu kaydediyor. Uzmanlara göre bu durum, insanların kültürünü ve yaşam şeklini değiştiriyor.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, pandemi döneminde değişen televizyon yayıncılığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İletişimin hem okuyucusu hem de yazıcısı konumundayız
Teknolojideki gelişmelerle beraber yeniliklerin hayatımızda çok daha fazla yer edindiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, “İnsanın yeryüzündeki varlığı düşünüldüğünde; telefon, televizyon ve internet kullanımı oldukça kısa bir zaman dilimine karşılık gelmektedir. İletişim alanındaki teknolojik temelli gelişmeler yaşamımızda önemli bir yer işgal etmektedir. Hem üretici hem tüketici konumunda olduğumuz bu dönemde teknoloji bağlamıyla iletişimin hem okuyucusu hem de yazıcısı konumundayız” dedi.
“Uydu” dünyayı global köye dönüştürdü
1920’li yıllarda başlayan televizyon yayıncılığının araya giren İkinci Dünya Savaşı nedeniyle kesintiye uğradığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, “1950’li yıllardan itibaren her eve bir televizyon düşüncesiyle insanların yaşamlarında yer edinmeye başlamıştır. 1980’li yıllarda uydu yayıncılığının başlaması televizyon için sınırları yok eden önemli bir dönüm noktasıdır. Uydu sayesinde dünyanın en ücra noktasından yayın yapılabilmektedir. Yani ‘dünya global bir köye dönmüştür’” diye konuştu.
İnternet dünyayı kökünden değiştirdi
Günümüzde hayatımızın bir parçası olan internetin tarihine değinen Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, şunları söyledi:
“1989 yılında Tim Berners-Lee tarafından tasarlanan “World Wide Web”in ortaya çıkışıyla dünyadaki iletişim düzeni kökünden değişmiş, yepyeni ve sürekli devinim gösteren bir döneme girilmiştir. Bireyler “internet” denilen ağın içerisinde metin, resim, video ve diğer multimedya içeriklerini paylaşır hale gelmişlerdir. Tabii bu paylaşım teknolojik gelişmelere bağlı biçimde yıllar içerisinde devinim göstermiştir.
Web 1.0 olarak adlandırılan 1990-2000 yılları arasındaki webin ilk döneminde internet aracılığıyla bilgiye kolayca ulaşım sağlanmıştır. Bilgiyi ulaşanların insanlığa hükmettiği binlerce yıldan sonra bilginin paylaşıma açılması ve erişiminin kolaylığı insanlık için önemli bir adım olmuştur. Ancak bu dönem sadece internetteki bilgiyi okuyabildiğimiz bir dönemi ifade etmektedir.”
2000’li yıllarla birlikte “sosyal medya” denilen ve internet ağının içindeki hemen herkesin üretici konumuna eriştiği bir döneme geçildiğini kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, “Web 2.0 olarak adlandırılan bu dönem “vatandaş gazeteciliği” nin de başladığı dönemdir. Kişisel olarak içerik üretimine geçilen insan merkezli ve metin ağırlıklı sosyal ağlar bu döneme damga vurmuştur” dedi.
Vatandaş gazeteciliğinden vatandaş televizyonculuğuna…
Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, 2020 yılı itibarıyla “web 4.0” denilen yeni bir döneme girildiğini ifade ederek “Bu dönem iletişim anlamında verilerin eşgüdümlü işlediği, “5G”, “büyük veri”, “bulut bilişim” gibi yeniliklerin insan yaşamında yerini aldığı bir dönemi ifade etmektedir. Televizyon, bilgisayar, tablet ve telefon olarak dört farklı ekrandan dilediğimiz içeriğe erişebildiğimiz bu yeni dönemde geleneksel kitle iletişim araçları yeni teknolojilerle yakınsak bir ilişki içerisindedir. Teknoloji kullanımının tabana yayılması ve video akış hızının artışı sonucu yayıncılık herkese açılmıştır. Tek bir cihaz ile aynı anda 7/24 yayın yapabilme ve bu yayınları aynı anda pek çok sosyal medya mecrasından paylaşabilme olanağı, “niş ve spesiyallerden” oluşan yeni bir dönemin habercisi olmuştur” diye konuştu.
Bu dönemde bireysel yayıncılığın öne çıktığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, “Bireysel anlamda video çekme, kurgu yapabilme, çekilen içerikleri paylaşabilme ve yayınlayabilme kolaylığı bireysel yayıncılığın önünü açmıştır. Video akış hızındaki artış ve maliyetlerin azalması sonucu ‘vatandaş gazeteciliği’ nden 20 yıl sonra ‘vatandaş televizyonculuğu’ dönemine geçilmiştir” dedi.
Pandemi vatandaş televizyonculuğunu hızlandırdı
Pandeminin de yayıncılık üzerinde önemli etkileri olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, “Yayıncılıktaki teknolojik temelli dönüşüm pandemiden bağımsız biçimde işliyor görünse de pandemi döneminin “vatandaş televizyonculuğu” konusunda hızlandırıcı bir etki yaratmıştır. Bu dönemde en fazla artış içerik yönünden olmuştur. Ama bu konuda nitelikten çok niceliksel bir artıştan söz edebiliriz. Yeni teknoloji ile dolayımlanmış televizyon yayıncılığı konusundaki her gelişme eğitim alan öğrencilerimiz için müjdeli bir haberdir. Pandemi medyanın önemini bir kez daha hatırlatmıştır. Bu alanda açılacak pek çok kapı vardır. Ancak bu kapılar teknolojiye yakın duran eğitimli profesyonellerin aralayacağı kapılardır. Yoksa şu geçiş döneminde de gördüğümüz gibi “vatandaş televizyonculuğu” geleneksel yayıncılığın kopyası olmaktan öteye gidememektedir” diye konuştu.
Vatandaş gazeteciliği ya da televizyonculuğu kültür ve yaşam şeklini değiştiriyor
“’Modernleşmenin modernleştiği’ bir dönemdeyiz” diyen Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer, sözlerini şöyle tamamladı:
“Değişim ve dönüşümün kaçınılmaz olduğu bu dönemde iletişim alanında da yenilikler her daim olacaktır. Herkesin iletişim teknolojilerini kullanır duruma gelmesi adı ‘vatandaş gazeteciliği’ ya da ‘vatandaş televizyonculuğu’ olsun insanların kültürünü ve yaşam biçimini değiştirmektedir. Yaşadığımız dönemde en yüksek değere sahip olan bilgi, iletişim teknolojileri sayesinde dolaşıma sokulmaktadır. Gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin sağladığı araçlar, ağ toplumunun şekillenmesinde önemli bir unsurdur. Ağı şekillendirirken kültürü de şekillendirmektedir. Dolayısıyla yaşam biçimimizde şekillenmektedir.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı