Sağlıkta Rekabet Var Mı?

Share

Türk Oftalmoloji Derneği’nin (TOD) Oftalmoloji’de Eğitim Buluşmaları etkinliği kapsamında gerçekleşen “sağlıkta haksız rekabet” konulu panelde uluslararası rekabet politikaları ele alındı.

Panelde konuşmacı olarak yer alan VSY Biotechnology İdari ve Yurt İçi Ticari Birimler Genel Müdür Yardımcısı Gürhan Kaba farklı ülkelerde özellikle pazara giriş sürecinde yaşanan zorluklardan bahsetti.

Türk Oftalmoloji Derneği’nin (TOD) geleneksel olarak iki yılda bir düzenlediği “Oftalmoloji’de Eğitim Buluşmaları”nın 9.’su gerçekleşti. 6 panelden oluşan yoğun bilimsel program dâhilinde oftalmoloji alanının önde gelen isimleri konuşmacı olarak yer aldı. VSY Biotechnology İdari ve Yurt İçi Ticari Birimler Genel Müdür Yardımcısı Gürhan Kaba, “Oftalmoloji’de Haksız Rekabet” başlıklı panelde, sağlıkta rekabete yönelik dünyada yapılan uygulama örneklerinden bahsetti. Kaba; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı Rekabet Kurumu’nun yanı sıra Sağlık Bakanlığı bünyesinde ‘sağlıkta rekabet’e odaklı farklı bir kurum yapılanmasının Türkiye’deki gerekliliği üzerinde durdu.

Gürhan Kaba, günümüzün şartlarında rekabetin felsefi boyutunun arka planda kaldığını ve yasal düzenlemelerin çok daha dominant olduğunu vurgulayarak, özellikle sağlık alanında tüm önemli global oyuncuların ulusal politikalarla yurtiçi piyasalarda tekelleştirilerek korunduğunu ve bu şekilde ekonomik olarak büyüyen organizasyonların dünya genelinde rekabet avantajı sağladıklarını belirtti.

Türkiye’de üretilen biyoteknolojik ürünlerle son yıllarda sürekli artan bir ihracat hacmine ulaşırken, farklı ülkelerde özellikle pazara giriş sürecinde yaşadıkları sorunlardan şu şekilde bahsetti:

“Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) teknoloji ve ekonomi programına göre rekabet gücü; serbest piyasa koşulları altında, bir ülkenin reel milli gelirini artırmasına paralel olarak yabancı rekabete dayanabilecek mal ve hizmet üretebilme yeteneği olarak tanımlanıyor.  Rekabetçi Politika Konseyi’ne göre ise bir taraftan yurtiçi piyasalarda istikrarlı bir şekilde gelirleri artırabilme, diğer taraftan da uluslararası piyasalarda mal satabilme yeteneği olarak ifade ediliyor. Bu tanımlar ulusal ya da uluslararası çerçeve dâhilinde ekonominin gelişme prensipleri üzerine kurulu.

Sağlık satabilmek büyük ölçüde devletlerin ekonomi politikalarının önemli bir unsuru haline geldi.

Ürün kalitesinden bağımsız olan, temelinde bürokratik engellemeler söz konusu. Bir şekilde bu engelleri aştığınızda pazarda gelişmenizi engelleyecek başka yaptırımlar veya limitler gündeme geliyor. ABD, sadece ithal ürünler için FDA ve benzeri kurumlar aracılığıyla sizi sürekli değişen kanun ve yönetmeliklerle yıldırmaya çalışırken. Avrupa Birliği (AB), Çin veya daha az gelişmiş ülke pazarlarında bile pazara girişi engelleyen çok fazla regülasyon, standartlar söz konusu.

İTHAL GÖZ İÇİ LENSLERE YERİNDE DENETİM ZORUNLULUĞU UYGULANMIYOR

Türkiye’de ise üretici firmalar için olması gerektiği gibi yoğun denetim süreçlerinden bahsedebiliyoruz, ancak Türkiye ithalatçılar için adeta bir cennet. Yurt dışından Türkiye’ye ithal edilen medikal cihazlar için mutlaka yerinde denetim şartı getirilmeli.

Özellikle, katarakt tedavisinde kullanılan göz içi lensler gibi steril ürünlerin ithalinden önce sağlık bakanlığının, üretim yeri denetimi zorunluluğu getirmesi şart. Bu hem hasta sağlığı hem de haksız rekabetle elde edilen kazançlar açısından kritik bir konu. Son dönemlerde Türkiye’de Uzak Doğu veya Hindistan menşeili ürünlerin kullanımı giderek artıyor. Denetim eksikliği nedeniyle bu ürünler hastalar için büyük risk oluştururken, ulusal kaynaklardan ciddi bir ekonomik büyüklük yurt dışına çıkmış oluyor.  

Rekabet etiği öne çıkarılmalı. Bir ürün tercih edilirken hasta menfaati, insan sağlığı ya da tedavi edici niteliği oldukça önemlidir ve ülkemizde tüm bu unsurların tek tek değerlendirilmesi için Sağlık Bakanlığı bünyesinde ‘sağlıkta rekabet’e odaklı farklı bir kurum yapılanmasına ihtiyaç vardır.”

HEDEF VİZYON SAHİBİ GENÇLER YETİŞTİRMEK

Ana konu olarak bu yıl sorunlar ve çözümlere odaklanılan  “Oftalmolojide Eğitim Buluşmaları” etkinliği hakkında değerlendirmede bulunan Türk Oftalmoloji Derneği Temel Eğitim ve Mesleki Planlama Birimi Başkanı Prof. Dr. Zeliha Yazar oluşturulan programın çok yönlü olduğunu belirterek, genç asistan doktorlara kamu- özel sektör, yaşanan rekabet, sorunlar, çözüm yolları gibi geniş bir çerçevede oftalmoloji alanındaki genel durumu ortaya koyduklarını ve bu sayede asistanlara bir vizyon kazandırmayı amaçladıklarını söyledi.  

Türkiye’deki bütün üniversite, eğitim araştırma hastanelerinden ve göz kliniklerinden 2’şer asistanın davet edildiği bilgisini de veren Prof. Dr. Zeliha Yazar; “bu etkinlik kapsamında asistanlarımız hem moderatör hem de konuşmacı oluyor, hocaları ile oturum yönetiyor, toplantıda görev alıyorlar, bu yönüyle de asistanlar için önemli bir etkinlik” dedi.  

Ankara’da gerçekleşen Eğitim Buluşması Toplantısı sırasında geleneksel Anıtkabir ziyareti de gerçekleştirildi.

Kongre katılımcıları arasında; TOD Başkanı Prof. Dr. Reha Ersöz, Prof. Dr. Ünal Bengisu, Opr. Dr. Sunay Duman, Prof. Dr. Fatih Mehmet Mutlu, Prof. Dr. İzzet Can, Prof. Dr. Huban Atilla, Prof. Dr. Emin Özmert, Prof. Dr. Kutay Andaç gibi Türkiye’nin önde gelen birçok göz hekimi yer aldı.

Türkiye Ajans

[email protected]

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir