Share

Yaşasın Urfalılar teslim olmadı

“Atamın heybeti maruf-u cihandır
Fıtrat değişir sanma, kan yine o kandır”Namık Kemal.

YAŞASIN URFALILAR TESLİM OLMADI
(11 Nisan Bir Kurtuluşun Destanı)

Yıl 1984 Urfa miletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşı, Kurtuluş Savaşında gösterdiği destansı mücadelesiden dolayı Urfa adının Şanlıurfa olarak değiştirilmesi hakkında 3020 sayılı kanuna istinaden teklifte bulunur.Teklif”22 Haziran 1984 tarih,18439 sayılı Resmi Gazete”de yayınlanarak yürürlüğe girdi…

Daha sonrada bu kente 7 Nisan 2016 ‘da TBMM Genel Kurulunda oy birliğiyle Istiklal Madalyası verildi.

Şimdi gelelim bu teklifin haklı gerekçesini konu alan Şanlıurfamızın olağan üstü mücadelesine…

Mondros Mütarekenâmesi’nin 7. maddesinde yer alan “Müttefikler, güvenlerini tehdit edecek bir durum ortaya çıktığında herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına haiz olacaklardır”Bu hükmü gerekçe gösteren İngilizler , Urfa’yı işgale 24 Mart 1919 (bazı kaynaklara göre 7 Mart 1919) tarihinde başlar…

Ernenileri de kullanıp,politik manevralarla Urfada işgalini sürdürmeye çalışan İngilizler,yerini Fransızlara bırakıp çekildiler.Işte Faranızların kente gelmesiyle Urfanın Tarihe adını altın harflere yazdırdığı kahramanlık dolu mücadelesi başlamış olur…

İşgali kendileri için zul telaki eden Urfalıların,önde gelen önemli aşiret reisleriyle Kuva-i Miliye arasında müştereken varılan kararlarla Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin temeli atılır…Jandarma Ali Rıza Bey başkanlığında toplanan ve Kur’an üzerinde “Kurtuluşa kadar mücadele”yemini eden bu 12 aşiret reisi halk arasında Onikiler olarak ta anılır. .Bu 12 reis şunlardır.
1. Mecli-i İdâre eski azalarından Belediye Reisi Hacı Kâmilzâde Hacı Mustafa Efendi.
2. Barutçuzâde Hacı İmam Efendi
3. Eşraftan Tüccâr Hacı Kâmilzâde Hacı Mustafa Reşid Efendi.
4. Mollazâde Mahmud Efendi.
5. Polis Komiserliğinden Mustafi Arabikâtibizâde Şakir Efendi.
6. Güllüzâde Osman Efendi.
7. Esnaftan Şellizâde Ali Ağa.
8. Tüccârdan Nebozâde Hacı İmam Efendi.
9. Eşraftan Hacı Bedirağazâde Halil Ağa.
10. Jandarma Tabur mülhakı İzmirli Adil Hulusi Efendi.
11. Takım kumandanlarından Mülazım-ı Evvel Hüseyin Pertev Efendi.
12. Jandarma Çavuşu Sofi oğlu Hacı Mustafa Çavuş.

Daha sonra cemiyetin kuruluşu Sivas’ta Heyet-i Temsiliye Başkanlığı’na bildirilir.

Gerekli desteği alan Ali Rıza Bey, 15 Ocak’ta bir ayaklanma planı hazırladı. Buna göre, 15 Ocak’ta Urfa, Telabyad (Suriye sınırında) ve Arap Pınarı’ndaki Fransız işgal kuvveti kumandanlıklarına birer ültimatom verilecek ve Fransızlara Urfa’yı boşaltmaları için 24 saat süre tanınacaktı. Fransızların ültimatomu reddetmeleri durumunda şimendifer hattının Siftek ile Fırat arası tahrip edilecek, telgraf hatları kesilecekti.

Bu olayların bir ay sonrasında Fransız askerinin kadınların bulunduğu Vezir Hamamı’na girmeleri, şehirde büyük tepki uyandırdı. Ertesi gün Mutasarrıf Ali Rıza Bey olayı sert bir dille protesto etti. Aynı tarihlerde Mustafa Kemal’in kolordulara gönderdiği genelge yayınlandı. Buna göre, Fransızlar aleyhine Kuvayımilliye’nin harekete geçmesinin daha fazla ertelenmesinde mahzurlar vardı. Peyderpey başlatılacak ayaklanmanın birinci dönemi Urfa’dan başlayacaktı.

Mutasarrıf Ali Rıza Bey, 13. Kolorduya çektiği telgrafta, ”Urfa’da kıyamın hissedilmekte olduğunu” bildirdi. Nitekim Ali Saip Bey’in beyannamesini alan halkın önde gelenleri Suruç’da işe başlamışlardı. Tren hattının bazı bölümleri tahrip edilmiş, Fransızlara 24 saat içinde çekilmeleri için ültimatom verilmişti.

Tanınmış kişilerden Mahmud Bey, kolordudan kendilerine sahip çıkılmasını istemiş, artık protestolarla reisleri yatıştıramadığını, Fransızların bölgedeki Ermenileri silahlandırarak ve onları kendi askerleri arasına sokarak katliam yaparcasına hareketler yapmaya devam ederlerse, kıyamın yalnız Urfa’da değil, her tarafta yapılacağını bildirdi.

Siverek halkının ve Müdafayı Hukuk Cemiyeti’nin tam desteğini alan Ali Saip Bey, 6 Şubat’ta halktan oluşturulan kuvvetle Urfa’ya doğru hareket etti. Ertesi gün Karaköprü’ye ulaşan Ali Saip Bey, ”Kuvayımilliye Kumandanı Namık” imzasıyla Fransızların 24 saat içinde Urfa’yı boşaltmaları için bir ültimatom gönderdi. Ancak Fransız kumandan buna karşı çıktı.

Bunun üzerine toplanan kuvvetler 9 Şubat’ta Urfa’ya girdi. 17 Şubat tarihinde, şehirdeki milis bölükleri, Fransızların işgalindeki Külaflı Tepesi’ni zapt ederek, Fransızların çekilmelerini sağladı. 20 Şubat’ta ise Ermenilerle, Fransızların haberleşme noktası olan Bediüzzaman Karakolu da milis kuvvetlerce ele geçirildi.

Ali Saip Bey, iki günde bir Fransız kumandanına şehri boşaltmaları için haber gönderiyor ancak Fransızlardan ilk günkü cevabı alıyordu. Fransızların müstahkem binalardan nasıl çıkarılacağı tartışılırken, binalara giden suyun yolu değiştiriliyor, Fransızların erzak sıkıntılarına bir de su sıkıntısı ekleniyordu. Ancak İsviçreli Dr. Fischer, Fransızların bulundukları binalardaki gizli kuyuları göstererek, Fransızları susuzluktan kurtarıyordu.

28 Şubat’ta düşman karargahına 200 metre mesafedeki Karalökün Bağı’na bir hücum planlandı. Yedek Subay Ahmet Mestçi’nin de bulunduğu kuvvetler, bağa hücum ettiklerinde Fransızlar şiddetli hücuma dayanamayıp teslim olacaklarını bildirdiklerinde, muharebe dışı kalması kararlaştırılan Ermeni Yetimhanesi’nden açılan ateş milis kuvvetleri hedef almış ve kayıplar verilmişti.

4 Mart’ta gelen topların desteğinde mücadelenin en etkili taarruzu başlatıldı. Şiddetli geçen taarruzda Urfalılar çok kayıp verdi. Bu arada Ali Saip Bey’e verilen büyük kayıplardan dolayı tepkiler başladı. 13. Kolorduya bağlı 2. Tümen Kumandanı Yarbay Akif Bey, Siverek’e gelip Kolorduya verdiği raporda, ”Aşayir ve ahaliyi kumanda, muhal denecek kadar güç bir şey olduğu müsellem olduğundan, Urfa Kuvayımilliye Kumandanı’na bir hoşnutsuzluk vardır” diyordu. Bir taraftan kayıplar, bir taraftan Fransızlara imdat geleceği haberleri halkın moralini bozmaya başladı.

Mustafa Kemal’den önemli hamle
Mustafa Kemal bunun üzerine, 13. Kolordu Kumandanlığından bir miktar muntazam kuvvetin milli kuvvetler görünümünde Urfa’ya gönderilmesini istedi. 13. Kolordu Kumandanlığı ise muntazam kuvvetlerin işe karıştırılmasının Fransa’ya savaş ilanı anlamına geleceği gerekçesiyle bundan kaçınıyordu. Bu arada yakalanan bir Fransız casusunun üzerinde çıkan pusulada, Fransızların erzak bakımından son derece sıkıntılı oldukları öğrenildi.

Fransız askerlerine 30 Mart’ta baskın yapmayı planlayan Osman Keskinkılıç kumandasındaki düşmana karşı koyan halk, Fransızların şiddetli ateşiyle karşılaştı. Ertesi gün, erzak elde etmek için şehre karşı hücum düzenleyen Fransızlar, halkın karşı koyması üzerine geri çekildi. Nisan ayı başlarında, bekledikleri yardımdan ümitlerini kesen Fransızların erzakları bitti ve artık Urfa’nın boşaltılması düşünülmeye başlandı. Ancak Urfa’daki Ermeniler buna karşı çıktı.

İsviçreli Dr. Fischer, Fransızların Urfa’yı tahliye için görüşebileceklerini mutasarrıflığa bildirdi. Millet Köprüsü üzerinde 9 Nisan’da Mutasarrıf Ali Rıza Bey, Ali Saip Bey, Belediye Reisi Hacı Mustafa, Fransız Kumandanı Hauger, Yüzbaşı Sajous ve Dr. Beşliyan buluştu. Fransızlar, görüşmede bazı şartlarının kabul edilmesini istedi.

Söz konusu şartlarda anlaşmaya varılması üzerine Teğmen Ömer İzzet Durakbaşı komutasında 10 jandarma eri, refakatçi olarak verildi. 10 Nisanı 11 Nisan’a bağlayan gece Fransız kuvvetleri, iki koldan Suruç yönüne doğru yola çıktı.

Sabah saatlerinde silah sesleri gelmeye başladığında Fransız kuvvetlerini arkadan izleyen Teğmen Halil Münir Efendi’den Ali Saip Bey’e şu rapor geldi:

”Düşman öncüsü, bilhassa öncüde bulunan Ermenilerin yolda rastladıkları halka köylerde vatandaşlara ateş etmeleri üzerine Şebeke Boğazı’nda şiddetli bir çatışma başladı. Kumandan, Fransız kuvvetlerine savaş düzeni aldırdı. Bize karşı da ateş etmeye başladılar. Urfa yolunu koruma altında bulunduruyorum, durumumuz tehlikelidir, acele etmenizi bekliyorum.”

Bu sırada halk akın akın bölgeye gidiyordu. Olay yerine hareket eden Ali Saip Bey, yarı yolda Ömer İzzet Efendi ile karşılaştı. Durumu öğrenen Ali Saip, olay yerine vardığında Sajous ve subaylar öldürülmüştü. Muharebe sonucunda kalan 100 Fransız askeri de esir alınarak Urfa’ya getirildi, büyük bir özveri örneği sergileyen halk, düşmanı Urfa’dan çıkarmayı başardı.

Sözlerle ifade edilemeyecek bu kahramanlık dolu mücadeleyi,yine Şanlıurfalılar tarafından o günlere atfen yazılıp,müziğe dökülen bir çok şiirlerden bir tanesini yazıp,satırlarımı sonlandırmak istiyorum…

ı
Kolumu salladım toplar oynadı
Kara taş içinde çete kaynadı
Yaşasın Urfalılar teslim olmadı
Di yeri yeri kumandanlar yeri
Çetelerim gidiyor dönmüyor geri

Tılfındır hastahane karşıma karşı
Zalım Fransızın bonba atışı
Urfa çetelerinin süngü takışı
Dı yeri yeri Bozanbegim yeri
Çetelerim gidiyor dönmüyor geri

Tılfındır tepesinde tabya kuruldu
Ermeniler Fransıza asker yazıldı
Şebekede Fransıza mezar kazıldı
Dı yeri yeri Bozanbegim yeri
Çetelerim gidiyor dönmüyor geri

Çekerim çekerim gitmez kadana
Fransızın kurşunu değmez adama
Dönmezsem haber verin anama
Dı yeri yeri kumandanlar yeri
Çetelerim gidiyor dönmüyor geri

Şişkonun damından atladım geldim
Cabırhaman döküldü topladım geldim
Hayın düşmanları pakladım geldim
Dı yeri yeri kumandanlar yeri
Çetelerim gidiyor dönmüyor geri

Fransızın başında kırmızı fesler
Atılıyor bombalar gelmiyor sesler
Ruhları çekilmiş kalmış kafesler
Dı yeri yeri kumandanlar yeri
Çetelerim gidiyor dönmüyor geri


Etiketler: 5 okunma Kaynak: Urfa Yaşam

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir