İşaret

Share

İnsanın tek bir hücresinde 200 trilyon atom olduğuna göre, bir bedendeki hücrelerde ne kadar atom vardır, varın hesaplayın.Aldıkları İlahi Emirler doğrultusunda,nerelerde ve ne şekilde görev yapacakları kendilerine tebliğ edildiği andan itibaren,sonsuz bir itaat içinde, süratle duraksamadan görev yerlerine giden bu cansız varlıkların, işlerini birer usta modunda ifa etmeleri ;şuursuz ve iradesiz oldukları halde şaşırmamaları sizce hayranlığa şayan olup, üzerinde derin bir düşünceyi varit kılmaz mı?

Eğer tüm bunlar materyalistlerin iddia ettiği gibi tesadüf eseri ve başı boş olsalardı, bedenin bir çok yerlerinde yanlış zamanlarda, yanlış işler yapacaklardı.Mesela ,tesadüf bu ya; bir kalsiyum atomu bir tırnağa değil de, bir gözbebeğine gitse o insanı kör edecek; kemik yerine kalbe yerleşse orasını kemikleştirip yaşamını bitirecekti.

Tüm canlıların yiyip içtiği her besinden,her gıdadan var olan atomların , bir ululemr üzerine hareket edip, olması gereken yerlerde vazifedar olup,o yerleri mamur etmeleri tesadüf gibi bir kavrama mal edilmesi nasıl eblehane bir vaziyet olduğunu bir tahayyül edin!

Oturup, kalkarken;yiyip,içerken farkına varmadan onca varlığın gece gündüz bedeninizde çalışıyor olması sizce mükemmel bir İlahi sistemin işleyişine dair bir fikir tesisine sebep teşkil etmez mi?

Bir kaç atomdan bir ekip oluşturup,molekül vasfını kazandırarak bir hücrenin veya bir maddenin inşasında amele gibi çalıştıran sonsuz bir kudret sahibini inkara kalkışmak ne kadar gafletse, bir o kadar dalalettir.

Bunların yaratılışta tasarruf sahibi oldukları hangi akıl iddia edilebilir, hangi dil söylemeye takat getirebilir.

Su gibi,bedenimizin en büyük bölümünü kaplayan ve hayati önemi küçümsenmeyecek kadar kıymetli olan bir gıdayı,bedenimizde başı boş gezen iki atom olan hidrojenle,bir oksijen (H2O( tesadüfen bir yerde tanışıp arkadaş oluyorlar,sonra kafa kafaya vererek “haydi birleşip, suyu var edelim” diyorlar ve su meydana geliyor.(!)Buna eminim kargalar bile güler.

Peki kendi başlarına hareket etmek gibi kabiliyetleri olsaydı,onca sayısız atomun nasıl anlaşıp, molekülleri oluşturacak, canlı veya cansız varlıkların yapımında anlaşıp,görev taksimi yapacaklardı.

Bir eri;rütbeleri aynı olan iki veya daha fazla komutanın emrine verseniz,o erden nasıl bir vazife performansı beklenebilir.Bir kitabı bir yazar mı;bir kaç yazar mı daha kolay yazar?

Yahut bir orduya bir rütbelinin mi kumanda etmesi daha kolaydır; yoksa bir çok komutanın mı !..

Oysa kâinat tüm içindekilerle tek bir elin tasarufuna bırakılsa,bir bahar bir çiçek;bir çiçek bir bahar kadar kolay olur.

Şimdi aklınıza, nasıl olurda hücre gibi canlı varlıkları; atom gibi cansız varlıklar var edebiliyor.Bu durum materyalistlerin tezini kuvvetlendirmek için bir katkı sunmak olmaz mı gibi bir soru gelebilir.

Sizin kaleme aldığınız bir yazıyı ,birinin bunu kalem kendi başına yazdı demesi ne kadar mantığa uygundur sizce!

İşte tamda bu meyanda Kur’an’da mevcut bulunan Rum suresi 19 ayeti tüm nurani çehresiyle tezahür edip; aklın en karanlık noktalarını gündüz gibi aydınlatıyor,şöyleki:
“O, ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarır. Ve ölmüş yeryüzüne hayat verir. İşte, tıpkı bunun gibi siz de diriltileceksiniz.
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ
Yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba’de mevtiha, ve kezalike tuhrecun.”

İradeniz ;bir lokmayı ağzınıza götürene kadardır. Sonrası için başlayacak süreç artık elinizden alınmıştır.Çiğnenip yutulan lokmaları oluşturan atomlar,İlahi bir emirle hareket ederek, hücrelerin her yerlerine uyum içinde
moleküller oluşturup,vazifelerini yapmak üzere vücudun ilgili yerlerine sevk edilirler .

Burada atomların tek başına bir hareketliliği, irade buyurması söz konusu değildir.Her şey, canlı veya cansız,atom veya hücre, her ne varsa sonsuz bir kudret sahibi olan tek bir Allah’ın emir ve tasarrufunda olur, gelişir, hareket eder.

Bu konuda Newton’a kulak vermek lazım.Birinci Yasası şöyle der: “Eğer bir cismin üzerine etki eden net/toplam kuvvet sıfır ise, durmakta olan bir cisim durmayı, hareket etmekte olan bir cisim ise aynı yönde ve hızda hareket etmeyi sürdürür. Fizikte bu, “eylemsizlik” ya da “atalet” olarak tanımlanır.”Bir maddeye dıştan bir güç etki etmese madde hareket edemez.Buda bize, zerreden,küreye her şeyin bir yaratıcı tarafından işlenerek, yoktan var edildiğini ve yeniden diriltileceği konusunda en güzel argümandır .


Etiketler: 0 okunma Kaynak: Urfa Yaşam

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir